ÖZET
Vertebra kırıklarının % 90ʼı torakolomber bölgede meydana gelir. Stabil olmayan ve nörolojik defisitli kırıklar cerrahi olarak tedavi edilirken, stabil kırıklar genellikle konservatif olarak tedavi edilirler. Kompresyon kırığı olan ve konservatif yöntemlerle tedavi edilen toplam 39 (13 erkek, 26 hasta bayan) hasta çalışmamıza dahil edildi. Tüm hastalar tanı anında direk grafi ve bilgisayarlı tomografi ile değerlendirildi. Lokal kifoz ve sagittal indeks açıları ölçüldü. Hastalara 4 ay süre ile torakolumbosakral hiperekstansiyon ortezi uygulandı. Kontrol grafilerindeki sagittal indeks ve lokal kifoz açıları ölçüldü. Fonksiyonel sonuçlar Denisʼin ağrı ve iş skalası ile değerlendirildi. Hastaların tanı anında ortalama lokal kifoz ve sagittal indeks açıları sırasıyla 20.5° ± 4.8° ve 10.6° ± 3.8° derece, son kontroldeki ortalama lokal kifoz açısı 20.6° ± 4.5° ve ortalama sagittal indeks açısı 10.6° ± 3.8° idi. Bu bulgular değerlendirildiğinde aralarında istatistiksel açıdan anlamlı fark saptanmadı (p>0.05). Hastaların tanı anında ortalama ağrı skoru 3.6 ± 0.5 ve iş dönüş skoru 2.5 ± 0.6 idi. Hastaların son kontrolleri esnasında ölçülen ortalama ağrı skoru 2.2 ± 0.7 işe dönüş skoru ise 1.6 ± 0.5 idi. Bu değerler kıyaslandığında aralarında istatistiksel açıdan anlamlı fark olduğu belirlendi (p<0.05).
Sonuç olarak nörolojik bulgusu olmayan, aktif çalışan hastalardaki kompresyon tipi vertebra kırıklarında konservatif tedavinin etkin bir tedavi yöntemi olduğunu düşünüyoruz. Olgularımızdan sadece 1ʼi (% 2,6) işine dönemedi. Hastaların korseye uyumlarının zorluğu bu tedavinin dezavantajlarından biri olmasına rağmen torakolomber bölge kompresyon kırıklarında kifoz açısı ve sagittal indeks açısı 30 derecenin altında olan hastalarda konservatif tedavinin hastanın işe dönüşünü etkilemediğini, tedavide etkili ve ekonomik bir seçenek olduğu fikri elde edildi.