KRANİO-SERVİKAL POSTERİOR YAKLAŞIMLAR
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Derleme
CİLT: 22 SAYI: 1
P: 57 - 66
Ocak 2011

KRANİO-SERVİKAL POSTERİOR YAKLAŞIMLAR

J Turk Spinal Surg 2011;22(1):57-66
1. Doç. Dr., Nöroşirurji Uzmanı, SB Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroşirürji Kliniği Ankara.
2. Prof. Dr., Nöroşirurji Uzmanı, Yeni Yüzyıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalı, İstanbul
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Kranioservikal (C0-C1-C2) bölge, vertebra ve nörovasküler anatomi farklılıkları nedeni ile vertebral kolonun diğer segmentlerinden cerrahi uygulamalar yönünden ayrılır. Anatomik olarak fleksiyon-ekstansiyonun % 35ʼi ve rotasyonun yaklaşık % 50ʼsi bu bölgeden yapılır. Malignite, travma, konjenital anomali, enfeksiyon, bağ dokusu hastalığı gibi nedenlerle bu bölgede meydana gelen instabilitelerde spinal cerrahlar tarafından posterior girişim ile stabilizasyon daha çok tercih edilmektedir.

İlk kranioservikal cerrahi stabilizasyon, Mixter ve Osgood tarafından 1910 yılında kalın ipek ile posterior elemanların bağlanması şeklinde yapılmıştır (1). Takip eden dönemlerde tel ve eksternal ortezlerle sabitleme uygulamaları yapılmaya devam etmiş, teknolojik gelişmeler ve nöro-radyolojik klinik çalışmalar sayesinde, bu bölgenin anatomisi giderek daha iyi anlaşılmıştır. Bu süreç, yeni tekniklerle biyomekanik olarak daha güçlü internal fiksasyonlar uygulanmasını sağlamıştır.

Günümüzde nöronavigasyon ve yüksek kalitede görüntüleme cihazları yardımı ile poliaksiyel düşük profil vida-rod sistemleri gibi gelişmiş teknoloji ile üretilen implantlar sayesinde oksipital kondül dahil olmak üzere servikal pedikül vidasına kadar tüm teknikler yaygın olarak kullanılmaktadır. Her geçen gün farklı teknikler ile daha az invazif ve daha etkin stabilizasyon yöntemleri gündeme gelmektedir.

Anahtar Kelimeler:
Kraniyoservikal bölge, cerrahi tedavi, posterior girişim, posterior fiksasyon