ÖZET
Skolyozun nonoperatif tedavilerinden olan korsenin etkisi ve uzun dönemde ortaya çıkan sorunlara ilişkin sağlık profesyonelleri arasındaki fikir ayrılığı halen devam etmektedir. Literatürde korsenin etkisine ilişkin çalışmaların sonuçlarındaki farklılıklar, uygulama prosedürlerinin net olmaması ve araştırmaların kalitesi ise korseye olan inancı olumsuz etkilemiştir. Ayrıca korse için uygun olguların belirlenmesindeki zorluk yanında farklı korse konseptlerinin etkisi, uygulayıcıların deneyim ve uygulama becerisindeki sorunlar da pratikte etkilidir. Cerrahi ve konservatif tedavi gruplarının kuruluşları da bu konudaki karmaşayı ortadan kaldırmak adına ortak bir algoritma oluşturmaya çalışmaktadır.
Son yıllarda yayınlanan korse etkisi ile ilgili kanıt düzeyi yüksek randomize kontrollü çalışmaların ortak çıkarımı korsenin 25-45° eğrilikte, maturitesi devam eden, tercihen Risser 2 ve altındaki adölosanlarda başarılı olduğudur. Başarı için ayrıca kompliansı yüksek adölosanlar ve tam zamanlı korse kullanımının önemi de vurgulanmaktadır.
Doğru biyomekanik tasarımı olan, hekim ve teknikerin birlikte takip ettiği korsenin maturasyon tamamlanmasına dek kullanılması skolyotik bireyde eğrilik progresyonunu engeller ve cerrahi oranı azaltır. Korsenin, bir kısım çocuğa bile stabil ve hareketli, füzyon gerekmeyen bir omurga vadetmesi yanında cerrahi maliyet ve morbidite yönü ile de sağlayacağı katkı da unutulmamalıdır.